Sürdürülebilirliğe geçişte denizcilik sanayisi, otomotivin epey gerisinde kalmış durumda. Avrupa’daki ve dünyadaki tüm ülkeler, karayollarındaki araçlar için çalışırken tekneler gözden kaçıyor. Kuşkusuz bu durum, kısmen yatların daha düşük üretim oranlarından ve yat imalatının arabalara kıyasla artan karmaşıklığından kaynaklanıyor. Ayrıyeten yatlara elektrikli tahrik sistemleri kurmanın yüksek maliyeti ve sonlu pil kapasiteleri, büyük ölçekli elektrikli motor üretimini engelliyor.
Ancak bu mevzuda bir hareketlenme var. G7 ülkeleri ortasında 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu maksadı kapsamına tekneleri ve gemileri de alan birinci ülke İngiltere oldu. Yakın tarihli bir Future Markets Insight raporuna nazaran Almanya’nın yeni elektrikli teknelere olan en yüksek talep nedeniyle pazarda en büyük hisseye sahip olması bekleniyor.
Daha evvel elektrikli teknelerdeki tahrik sistemleri kurşun-asit pillerle çalıştırılıyordu; kurşun-asit pillerin dezavantajı, ek toplu ve düşük pil döngü mühletine sahip olması. En son trend, fosfat teknolojisini kullanan lityum iyon piller. Kurşun asitlilere nazaran 10 kata kadar daha uzun pil ömrüne sahipler, ayrıyeten süratli şarj ediliyorlar, hafifler…
